Tuba Büyüküstün'ün Güzellik sırları

by Salı, Temmuz 14, 2015 0 yorum
      


        Elle dergisi, evlenip anne olduktan sonra uzun zaman ortadan kaybolan Tuba Büyüküstün’le tam iki gün süren bir çekime imza attı. Çekim aralarında da anneliği, aşkı, stili, hakkında çıkan haberleri ve yeni dizisini konuştu.

Tuba Büyüküstün, neredeyse 1,5 yıldır ortalarda yok; bir dizide rol almıyor, çekim yapmıyor, röportaj vermiyor. Tabii ki oynadığı reklam filmiyle televizyondan hepimize "göz kırpıyor" ama bunun sevenlerine yettiğini söylemek pek mümkün değil.

Siz buna "zorunlu annelik molası" deyin, biz size tamamen kendi tercihi olduğunu söyleyelim. Kasım ayının son güneşli günlerinden bir pazar, İstanbul’un yarısı henüz uykudayken stüdyoda bir araya geliyoruz. Uzun bir kahvaltı ve çay faslının ardından Tuba Büyüküstün'le askıda kendisi tarafından beğenilmeyi, seçilmeyi bekleyen kıyafetleri tek tek inceliyoruz. Saç ve makyajı yapılırken birden ortaya kızları Maya ile Toprak'ın vesikalık fotoğrafları çıkıyor. Bu noktada ilk soru kaçınılmaz oluyor:

İkizlere hamile olduğunu öğrendiğinde şaşırdı mı, az da olsa ürktü mü?
 Kendisine sunduğumuz her iki şıkka da "Hayır" diyerek gülümsüyor ve "Sadece 'Tam da tahmin ettiğim gibi oldu' diye düşündüm" cevabını veriyor.

Üzerinde açık renk jean, bol bir kazak ve botlar var; beklediğimden de sade. Çekim için kıyafet değiştirdikçe göz rengi de değişiyor. O bal rengi olduklarını söylüyor, ben yeşil görüyorum. 


İnsanlar sizden söz ederken en çok “doğal güzellik” diyor. Siz ne diyorsunuz?
Bence her kadın kendi haliyle güzeldir ve bu güzelliğine sahip çıkmalıdır. Ben de kendimi olduğum gibi seviyorum ve bunun sonucunda da ortaya doğallık çıkıyor.
Bu doğallığı korumak içinse çekimler sırasında oluşan yıpranmalara karşı çekim bitiminde mutlaka cildim ve saçlarım için doğal içerikli ürünler kullanıyorum.
Sağlıklı cilt ve saçların her kadına, kendini güzel hissettireceğini düşünüyorum.
Piyasadaki ürünlerin çoğunluğu %100 doğal değil. Ürün seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Seçeceğim ürünler %100 doğal olmasa bile içlerinde mutlaka doğal maddelerin kullanılmış olmasına ve bunların doğru bilimsel yöntemlerle birleştirilmiş olmasına önem veriyorum.
Bir ürünü almadan önce mutlaka o ürünle ilgili çevremdeki kişilere danışırım. Bu bir saç ürünüyse kuaförümden mutlaka saçlarıma uygunluğu konusunda tavsiye alırım.
Marka seçimi konusundaysa güvenilirliğine inandığım markaları her zaman tercih ederim.

Saçınızın uzun ve sağlıklı olması için ne yapıyorsunuz?Peki saçınızda?
Saçım farklı. Benim için daha da önemli olduğundan, doğru tercihi yapmaya çok dikkat ediyorum.
Uzun ve sağlıklı olmasını seviyorum ve neler yapıp neler yapmayacağıma öğrenmek içinsaç modalarını takip ediyorum.
Çeşitli ürünleri birlikte kullanıyorum. Mesela şampuanın, saç kreminin, hatta durulanmayan bakım ürünü ve spreylerin bile aynı marka
olmasına dikkat ediyorum. Aynı markanın ürünlerini kullanınca maddeler adım adım birbirinin üzerine ekleniyor ve en iyi sonuç alınıyor.
Bu da sağlıklı saçlar için size bir tavsiye…
Kuaförüm bana, saçın ne kadar sağlıklı olduğu uçlarından belli olur der. Ben de bu yüzdensaç uçlarına özen gösteriyorum.
Çatallaşmış uçları ortadan kaldıracak bir çözüm olmadığına inandım hep. Uçları çatallaştı mı,saçımız da şekilsiz ve cansız görünür.
Ben eskiden bundan kurtulmanın tek yolunun 6 haftada bir kuaföre gitmek olduğunu sanıyordum. Bu da zor geliyordu.
Saçımı 6 haftada bir kestirmemin önüne geçecek, saçlarımın daha uzun olmasını sağlayacak ürünler arıyordum,
Pantene ile bunun gerçekleşebileceğini gördüm.
Pantene’in yüzü olduğunuzdan beri ürünlerini kullanıyor musunuz? Neden?
Kullanıyorum. Açıkçası çatallaşmış uçları hiçbir şeyin düzeltemeyeceğine inanıyordum. Ama saçımı kestirmeyi çok sevmediğimden hemen denemeye karar verdim.
Saçlarımın hayatını değiğtirdi! Saçlarımın çok daha sağlıklı ve güçlü olduğunu hissetmek beni mutlu ediyor.
Ünlülerin kariyerindeki en ilginç ve zor aşamalardan biri, fotoğraf çekimidir. Yeni Pantene Doğal Sentez Serisi’nin lansmanı kapsamında Tuba, bize
sahne arkasındaki macerasını anlatıyor.
“Bazıları çekimin birkaç dakika sürdüğünü sanır fakat aslında bundan çok fazla zaman ve uğraş gerektiriyor. Ekibin ışıkları ve dekoru ayarlaması bile saatler sürüyor.
Her köşenin kendine özel bir ışık ve dekoru oluyor. Fotoğrafçılar ise açıları, ifadeleri, saç modellerini ve makyajı hazırlamak için çok çalışıyorlar.
Özellikle farklı makyaj ve saç modellerinin kullanılacağı çekimlerde, zamanın büyük bölümü saç ve makyajla geçiyor.
Saçıma ihtiyacı olan bakımı ve besini sağlayan güvenilir ve basit yöntemlerden hoşlanıyorum. Bunun için üç basit adım uyguluyorum:
şampuan, saç kremi, bakım ürünü. ister inanın ister inanmayın, çekimden önce saçımı kestirmek zorunda bile kalmadım çünkü uçları sağlıklıydı.
Saçım daha sağlıklı, daha güçlü oldu ve çekimlere hazırlanmak için çok zaman harcamadım.


Anne olunca işlere uzun bir ara verdi...Yoksa bize mi öyle geldi?
 "Dışarıdan ara vermişim gibi görünse de, aslında hamileliğimin altıncı ayına kadar çalıştım, reklam filmleri çektik. Bebekler üç aylık olduktan sonra da devam ettik. Yani sadece altı ay kadar ara verdim sayılır" diyerek düzeltiyor.

Farkında değil belki ama hayranlarına bu süre yıllar gibi geldi. "Tuba Büyüküstün'ü ELLE'de ne zaman göreceğiz?" sorularının sonu gelmedi.

HAKKINDA YAYINLANAN HABERLER HAKKINDA...

Ortalıkta yokken bile hakkında haberler çıkmaya devam etti; kendisine olan ilgi bir damla azalmadı.Buna ne diyor?
 "Bu durum beni de şaşırttı ama asıl şaşkınlığı, gerçeklerle alakası olmayan haberlerin de yayınlanmasıydı. Beni bir tek gerçek olmayan haberler rahatsız ediyor. Ne gerek var diye düşünüyorum."

O zaman "yaratılan" haberleri okuduğunda ne hissediyor?
 Artık alışmış, eskisi kadar etkilenmediğini itiraf ediyor.

Peki sadece altı aylığına da olsa, işlere ara vermek kendisine iyi geldi mi?
 Bunu uzun uzun cevaplıyor: "Çok yoğun çalışıyoruz, tabii ki arada dinlenmek iyi geliyor. Bu, oyunculuk açısından da faydalı; yoksa bazı şeyler otomatiğe geçer. Oyunculuk yenilenmeyi gerektiren bir meslek. Şimdiye kadar hiç dinlenme fırsatı bulamadım; zaten ara verecektim. Hamileliğim çok denk geldi. Kızlarım yüzünden ara vermişim gibi görünse de, sebebi bu değil."

İyi de bir oyuncu ne kadar seviliyor veya başarılı olursa olsun, sebebi ne olursa olsun, ara verirken tereddüt etmez mi?
 Tuba Büyüküstün, "Ara vermek istiyordum ama bunu 'Biraz ortalıkta olmayayım, yüzüm dinlensin' diye planlamadım. Sadece biraz durmaya ihtiyacım vardı. Bu arada, ben zaten plan yapamam. Bana birkaç hafta veya birkaç ay sonrasını sorun, nerede olacağımı veya ne yapıyor olacağımı söyleyemem; buna dair bir planım da yok. Şu anda, beş gün sonrasını bilirim; daha ötesini değil. Her an, her şey olabilir. Yaptığımız planlar gerçekten bir işe yaramayabilir." cevabıyla aslında hayata bakış açısına dair epey ipucu veriyor.
 
KIZ ANNESİ OLMAK ÇOK GÜZEL

Anneliğe kolay adapte oldu mu?
 Çocukları çok sevdiğini, onlarla ilgilenmenin her zaman hoşuna gittiğini söylüyor. "Ama annelik her şeyden çok; bir insan dünyaya getirdikten sonra, ayakları üstünde durana kadar ihtiyacı olduğunda ona destek olmayı barındırıyor. O çocukla beraber 'yürümeyi'. En çok buna şükrediyorum."

Peki anne olduktan sonra daha pimpirikli, daha telaşlı biri mi oldu?
 Artık gözünde hiçbir şeyi fazla büyütmediğini, eskisi kadar fevri olmadığını, o kadar ani hareket etmediğini vurguluyor.

Hemen ikizleri konuşmaya başladık; ancak kendisi gibi oyuncu olan eşi Onur Saylak’ı da unutmadık. Eşiyle ilk tanıştığında onun “o insan” olduğunu hissetmiş miydi?
 "Hayır, çünkü Onur’la dört senedir arkadaştık. O hisler, yani hepsi bir anda oldu" diyor.




Ya o nasıl bir baba?
 Bunu tabii ki Büyüküstün’e soruyorum. Verdiği cevap durumu gayet güzel özetliyor: "Bebeklerimiz doğdu; birkaç gün sonra onları aldık ve eve geldik. Hiç kimseyi istemiyoruz, yalnız kalacağız, ikizlere ikimiz bakarız dedik. Aynen öyle de yaptık. Ve hayatımıza kaldığı yerden Maya ve Toprak’la devam ettik."

Anne olduktan sonra nelere vakti kalmadığını merak ettiğimde Tuba, bir insanın istediğinde her şeye zaman bulabileceğini hatırlatıyor. 

Eğlence anlayışı da değişmemiş çünkü anne olmadan önce de çok fazla dışarı çıkan biri değilmiş:
 "Bu manada hayatımda fazla şey değişmedi. Eskiden de dışarı çıkmayı üşenirdim. Arkadaşlarım çağırırdı, 'geleceğim' der, sonra vazgeçerdim."

Bu arada, Maya ve Toprak sadece görünüş olarak değil, karakter olarak da farklıymış.
 Anneleri "Çok farklılar. Aynı ortam ve ailede doğmuş olsalar da farklı karakterlere sahipler. Bebekler gerçekten karakterleriyle doğuyorlar." diyor.

EVLİ OLMAK NELERİ DEĞİŞTİRDİ

Evlilik, ilişkilerini nasıl etkiledi, bir şeyler değişti mi?
 Uzun uzun düşünüyor, belki aklına bir şey gelir diye... Sonra hiçbir fark göremediğinin altını çiziyor.

Peki evde iki oyuncu olunca ne oluyor? Birbirlerini televizyonda izlerken yorum yapıyorlar mı?
 Tuba Büyüküstün, "İnsan eşinden tabii ki yorum istiyor. Ama bu, oyuncu olmasaydı da olurdu. Herkes yaptığı işle ilgili eşinin fikrini almak, ona danışmak ister." cevabını veriyor.

Eşiyle tekrar aynı projede yer almayı isteyip istemediğini de merak ediyorum bu arada:
 "İsterim tabii ki, hem de çok. Onur, benim keyifle çalıştığım bir oyuncu. Onunla her zaman çalışırım."  diyor.

Tuba'yı çok yakında "20 dakika" adlı dizide izleyeceğiz. Dış görünüşünde de bazı değişiklikler olacak. Ancak bu kadar ipucu verebilirim!

Bu çekimden önceki ilk görüşmemizde "Ben 15 dakikada hazırlanırım" demişti. Oysa pek çok kişi onun gibi göz önünde olan insanların dışarıya çıkmadan önce, özellikle de davetlere saatlerce hazırlandığını sanıyor:
 "Ben hep öyleydim; oyuncu olmadan önce de, sonra da, hep çok kısa sürede hazırlanan biri oldum. Zaten sette saç ve makyajla saatler geçiyor; bir de özel hayatımda, bir yere gideceğim diye saç ve makyaja zaman vermek bana çok saçma geliyor. En fazla yarım saat bana yetiyor."

Tuba Büyüküstün en çok siyah giymeyi seviyor. Peki topuklu mu, düz ayakkabı mı?
 "Topuklu giyebilen kadınlara çok özeniyorum. Her seferinde 'ben de topukluyla dışarı çıkayım' diyorum ancak bu çok nadir oluyor. Makyaj konusunda da öyleyim. Şimdi onunla mı uğraşacağım deyip çoğu zaman vazgeçiyorum."

Uzun saçları adeta simgesi. Kendisini hiç kısa saçlı hayal ediyor mu?
 "Kısa saçı çok denedim, çok kullandım. Çok da seviyorum." diyor.

Bakım ya da güzellik sırlarının olup olmadığını sorduğumda, pek olmadığını söylüyor. Saçlarıyla ilgili yüzü olduğu reklam markasının ürünlerini kullandığını zaten herkesin bildiğini ekliyor.
 
 DİKKAT SETTE İKİZ VAR!

İkizler henüz çok küçük, sadece kendi için, keyif için yaptığı şeyler var mı? Mesela kızlar uyuduğundan...
 "Son zamanlarda kendimi şöyle yakalıyorum. Kızlarım uyuyor ve ben onları seyrediyorum."

Dizi çekimleri başladığında Maya ve Toprak'tan ayrı kalabilecek mi?
 "Kızlar mutlaka sete gelirler diye düşünüyorum. Bu meseleyi gözümde büyütmemeye çalışıyorum. İnsan yaşamadan neler olacağını bilemiyor. O yüzden kesin konuşamıyorum."

Başkalarında imrendiği bir şey var mı?
 "Şık bir kıyafetle yolculuk yapabilenlere çok özeniyorum. Bayılıyorum...Ne güzel diye düşünüyorum. Kadın dediği öyle olmalı. Şık bir kıyafet, topuklu ayakkabı. Ben yapamıyorum."

Bu arada Tuba Büyüküstün şapka tutkunu. Gittiği her yerden şapkalar alıyor ya da almasa da mutlaka deniyor. "Denemeden dükkandan çıkmam" diyor. O kadar çok şapkası var ki, sayısını bile bilmiyor.


Başından geçen ve onu duygulandıran bir anıyı anlatıyor:
 "Bir gün eve gelen bir usta yanıma yaklaştı ve 'Tuba Hanım benim de çocuğum otizmli. Size bizlere destek olduğunuz için çok teşekkür ediyorum' dediğinde gerçekten de yapılan çalışmaların onlar için ne kadar kıymetli olduğunu bir kez anladım."

Tuba Büyüküstün resim de yapıyor. Gerçi son zamanlarda sadece bir - iki tane yapabilmiş.
 Dönem dönem resim yapıyorum. Kızlar olmasaydı, belki bu aralar resme vakit ayıracaktım. Bazen o duygu geliyor ve bir şeyler yapmam lazım diyorum."

Portre ve insan figürleri çiziyor. "Resim hayata dair ilk aşklarımdan biridir." vurgusunu yapıyor.


blogutopya

Developer

Cras justo odio, dapibus ac facilisis in, egestas eget quam. Curabitur blandit tempus porttitor. Vivamus sagittis lacus vel augue laoreet rutrum faucibus dolor auctor.

0 yorum :

Yorum Gönder

Buraya yorum bırakın...