Küçük Prens

by Cuma, Nisan 03, 2015 0 yorum
Merhaba arkadaşlar.Bugün sizlere günümüzde 210 ayrı dil ve lehçeye çevrilmiş olan Küçük Prens adlı eseri tanıtcam.

Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan hikâye.
Dünyanın en çok satan ve okunan kitaplarından biridir. Eserde bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitap yirmi yedi bölümden oluşur. Özellikle Küçük Prens'in yurdundan ayrılıp altı ayrı gezegene yaptığı gezileri anlatan bölümlerde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılır.

Kralın gezegeni otorite tutkusunu, sanatçının gezegeni, kendini beğenmişliği ve sanatçının toplumla yitirmiş olduğu iletişimsizliği, sarhoşun gezegeni, umutsuzluk ve buna dayanan unutma isteğini, işadamının yaşadığı gezegen, amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeni anlamsız ve sorgulamaksızın yerine getirilen görev duygusunu, coğrafyacının yaşadığı gezegen ise bilimi kimin için yaptığını unutan bilim adamını ve bilim anlayışını sembolize eder. Son gezegen ise dünyadır ve dünya insanların kendi değerlerinden daha çok giysileriyle anlam ve değer kazandıkları, biçimin özden daha fazla önemli olduğunu yansıtan bir imge görünümündedir.

Aslında herkes Küçük Prens'i çocuk kitabı sanır. 'Büyükler' bilmez bu kitabi... Her şeyi okuyan her şeyi bilen her konu hakkında fikir sahibi olan, ulan ben olacaktım ki şu takımın başında en az 10 puan öndeydik diyen yetişkinler bu kitabı bilmez.Gelin Küçük Prens'i dinleyelim şimdi...


Sanat şaheserimi büyüklere gösterip, resimden korkup korkmadıklarını sordum."Şapkadan kim korkar?" demesinler mi? Ama bu bir şapka resmi değil ki.Bir fili sindirmeye uğraşan bir boa yılanı çizmiştim ben.Bu kez, büyüklerde anlayabilsin diye, boa yılanının içini çizdim. Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten. 2 numaralı resmim de şöyle oldu:


Tabi bu resmi gören büyükler resimle uğraşmaması gerektiğini bunun yerine matematik, coğrafya, tarihe önem vermesini söylerler.. Büyükler rakamlara bayılırlar.Diyelim yeni arkadaşınızdan bahsettiniz... Asla işin özünü sormazlar. Örneğin ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor? Kelebek koleksiyonu var mı diye sormazlar. Onun yerine kaç yaşında? Kaç kardeşi var?Kaç kilo? Babası kaç lira kazanıyor? derler.

Yetişkinler her şeyi sayılara rakamlara dökerler. Bütün mekanizmaları 'kaç' sorusu üzerinden döner... Asillikten uzak bir görüntü çizerler. Bir insanın ne kadar asil olduğunu anlamak için cömert olup olmadığına bakınız.
Kimsenin birbirine güvenmediği 'dostluk' kavramının yitip gittiği bir zaman dilimindeyiz. Sorsanız insanlara bir sürü dostunun olduğunu söyler. Dostluk Küçük Prens için ise şöyledir:

"Eğer milyonlarca yıldızdan yalnız birinde tek bir örneği olan çiçeği seviyorsan, yıldızlara bakmak bile mutlu hissettirir sana kendini. 'Çiçeğim oralarda bir yerde..' dersin kendine. Ama koyun çiçeği yedi mi, tüm yıldızlar söner! Eğer dostumu unutursam rakamlardan başka bir şey bilmeyen büyüklere benzerim."

 Her tanışma ilginç bir yolculuğun başlangıcıdır.. Küçük Prensle tanışma dışa değil "içe" bir yolculuktur. Küçük Prens size meleği müjdeliyor. Meleği ve melek kalabilmeyi...Onunla sizi küçükte olsa tanıştırdım. Şimdi "o" kalabilmek lazım.

Fil mi şapka mı? Koyun, çiçeği yedi mi? Herkes için doğru cevabı farklı sorular.


   "Neanderthal"

blogutopya

Developer

Cras justo odio, dapibus ac facilisis in, egestas eget quam. Curabitur blandit tempus porttitor. Vivamus sagittis lacus vel augue laoreet rutrum faucibus dolor auctor.

0 yorum :

Yorum Gönder

Buraya yorum bırakın...