Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society)

by Pazartesi, Nisan 06, 2015 0 yorum


Ölü Ozanlar Derneği, Peter Weir yönetiminde 1989 yılında çekilmiş bir filmdir. En İyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü'nü almıştır. Başrolünde John Keatingi oynayan Robin Williamsın yer aldığı aşmış bir film. Size bugün en sevdiğim film karakterlerinden olan Bay Keatingi ve son sahnesiyle beni etkileyen bölümü anlatmak istiyorum.

1) Bay Keating aslında kimdir? Neden diğer öğretmenler gibi değildir?



Bay Keating en az tercih edilen yolu seçenlerden. Seçtiği yol; 'herkes gibi' olmamak. Herkesleşmekten uzak bir hayatı isteyen bir insan. Rakamlara önem vermeyenlerden. Olması gereken bu deyip bir kenara çekilenlerden değil. O usta bir öğretmen. Öğrencileriyle iletişim kurma konusunda çok yetenekli. Hiçbir öğrencisine ayrımcılık yapmayan, hepsini bir bütün olarak gören mükemmel bir insan. Tek amacı öğrencilerini herkesleştirmekten kurtarmak. Bunu da öğrencilerine 'Carpe Diem' felsefesiyle empoze etmek. Emek isteyen sevgiyi hepsine tek tek gösteren egosuz bir adam. Sadece Neilla, Charlesle değil, her öğrencisiyle ilgilenen hepsini tanıyan/tanımak isteyen bir insan.


Bir gül, bir diğerinin aynasıdır. Çünkü; biri diğerine baktığında, ya kendi kokusunu ya da kendi kokusuzluğunu görür. İşte Bay Keating de diğerlerinin aynası gibidir. O aslında, herkesin olmak istediği, ona bakanların onda kendilerini gördükleri eşsiz bir insandır. Bay Keating diğer öğretmenler gibi değildir. Çünkü Keating orjinal bir insandır. Yapay güllerin varlığı, sahici güllerin değerini gösterir. Gerçeği değerli olmayan bir şeyin sahtesini yaparlar mı ki? Bay Keating değerli bir insandır. Her gün aynı şeyleri yapan, sürekli kendini tekrar eden bir insan değildir.

2) Filmin son sahnesi hakkında ne söylenebilinir? Masaların üzerine çıkanlar ne demek istediler? Çıkamayanlar aslında ne dediler?

Bay Keating'in onların hayatına girdikten sonra olaylara farklı açıdan bakmayı öğrettiğini masaya çıkarak demek istediler. Masaya çıkıp Bay Keatinge 'kaptanım' diye seslenerekte onu yollarını gösteren bir pusula olarak gördüklerini dile getirmek istediler.



Birisine tutkuyla bağlananlar bir gün bağlandıkları kişiyi terk edecekler. Çünkü onlar o kişiye değil, kendi tutkularına tapıyorlar yalnızca. Ve bir gün gelecek, o tutkuları başka bir tanrıça bulacak. O kişiden daha güzel, daha güçlü bir tanrıça! İşte o zaman o kişi unutulacak. Kendisini onların övgüleriyle var ettiği için de, unutulduğu zaman yok olup gidecek.

Masanın üzerine çıkanlar kendilerini bir başkasının düşünceleriyle var etmeyeceklerini, kendi gibi olacaklarını, olayları önyargısız değerlendireceklerini, herkes gibi olmadan yaşayacaklarını masaya çıkarak kaptanlarına demek istediler.

Çıkamayanlar. Kapitalist hayatın bir parçası olmaktan mutluluk duyacaklarını dile getirdiler masaya çıkmayarak. Herkes gibi olmayı seçenler; yani masaya çıkamayanlar rakamlara önem veren insanların yolundan gideceklerini, kendilerini bir başkasının övgüleriyle var edeceklerini söylemek istediler bu davranışlarıyla. 


"Neanderthal"

blogutopya

Developer

Cras justo odio, dapibus ac facilisis in, egestas eget quam. Curabitur blandit tempus porttitor. Vivamus sagittis lacus vel augue laoreet rutrum faucibus dolor auctor.

0 yorum :

Yorum Gönder

Buraya yorum bırakın...